GERİ DÖNÜŞ(SERZENİŞLİ)

 Uzuun zaman sonra burada bulmak kendimi, yazmaya ihtiyaç duymak. Sanırım ihtiyaçlar doğrultusunda şekilleniyor isteklerimiz. Bu zamana kadar hep içime atmışım, ki hiç adetim değildir. 

2019-2020 yaz çeşme/germiyan'da amcamla buluştum. İlk sene çok iyiydi, biralarımızı içtik, denize girdik, erkek arkadaşımla tanıştı ve birlikte çok güzel yemekler  yedik. Enginarı sevdim o tatilde. 2. sene her şey çok değişti. Amcam kanser oldu, arkadaşında havası güzel diye germiyan'da kalmayı tercih etti ve ziyarete gittik. Babam bitik durumda, onu gördüğüne iyi mi kötü mü olacağına karar veremiyor. Biz abimle onun yanında, amcamı gördük. Zayıflamıştı, artık o güzel yemekleri birlikte yiyemez olduk, sadece çorba içti. Parol'unu içti, ateşine baktı ve kalktı sofradan. Salıncağa geçti, abimle benden bacaklarına masaj yapmamızı istedi, o hiç kimseden hiç birşey istemeyen bir adamdı. Kimseyi kırmayayım diye kimseye hayır diyemeyen, 15 yıllık gereksiz evliliğini bile bu yüzden bitiremedi... Masaj yaptıkça rahatladı, sağolun çocuklar, allah razı olsun, yüzü gülüyordu yine de. Yatağına geçti, istemeden masaj yaptık bu sefer. Daha mutlu oldu, ağrılarına iyi gelen tek şey buydu belki de. Amca dedim, nasıl hissediyorsun?

"Güzelim" derdi hep. "Güzelim ben daha iyi olacağım, kendime çok güzel planlar yaptım, buradan emekli olup bir ev alacağım. Ekrem Abinle buralarda takılacağız. Artık hayatımı yaşayacağım. Ama ilk işim kendime güzel bir kot pantolon, bir deri ceket ve deri cüzdan almak" dedi. Ertesi gün doktor randevusu vardı, Bornova'da bir AVM'de oturduk, kahvelerimizi o ısmarladı, sen seç güzelim ne içeyim dedi yine. Dedim amca gel birer tane soğuk latte içelim. Kahvesinden bir yudum aldı ama midesi fazlasını alamadı, beni kırmamak için birşey diyemedi. Abim deri cüzdan aldı, sevindi, o acıyla ne kadar sevinebildiyse. Belki gördü ölümün yakınlığını. Bubble gum sakızlardan 3 kutu aldık, tirkayisi olmuş. Yine şakalarıyla anlattı "bak bunlar olmadan gün geçiremiyorum."  Çok değil 1 ay sonra hastaneye yattı, zayıfladıkça zayıfladı, babam baktı, daha da zayıfladı, son fotoğrafı iskeletten farksızdı. Aklı karışmaya başladı, her şey boka sardı. Bir anda Bilecik'te köyde dedem, babaannem ve halamın mezarının yanında, onun mezara girişini izlerken buldum kendimi. Kimse yoktu yanımda, sadece o ve ben vardık hissedebiliyordum. Amca dedim, evde senin değer verdiğin her şeyi aldım merak etme, tüm eşyaların bir kamyonete yüklendi, ihtiyaç sahiplerine doğu yola çıktı. Biz de senin tertemiz mutfağında oturakaldık. Hiçbir şey yapamadık. Şirinene sarılıp geldim sadece, anıların, fotoğrafların, kameraların diğer her şey benimle birlikte, benimle yaşayacak. Bu dünyada mutlu olamadığın kadar, gittiğin yerde çok mutlu olursun umarım demekten başka bir şey gelmedi içimden. O köy de o gün bitti zaten bizim için. Arkamıza bakmadan döndük, koca bir hayatı geride bırakıp. Keşke seninle daha fazla konuşsaydım, daha fazla paylaşsaydım demeden edemiyorum. Umarım duyuyorsundur, ya da duymaman daha iyi belki :) Bilecuk esprilerinden biraz mahrum kalırsın...

Yorumlar

Popüler Yayınlar