Keşifleme

Yola çıkıp her şeyden, herkesten uzakta tek başına oturup umarsızca etrafı izlemek istediğim gecelerden birindeyiz. Welcome to the hell! Şehirler arasından geçerken camdan sızan tezek kokularına bile muhtacım şu an. Kendimi anladığım, bulduğum gerçeğiyle yüzleşmenin verdiği rahatlık, beni tanımayan insanların içinde öylece gezinerek sonlanıyor. Kimse tarafından anlaşılmak, beğenilmek, dikkat çekmek dahi istemem. Sadece kalabalığın içinde kaybolayım. Kalabalığın içinde, yalnızca kendimi hissedeyim. 

Her şey tamamlanmış gibi, gelir bazen. Ve aslında tamamlanmıştır da.. Ta daaaaaa! hiç beklemediğin koca bir yumruk. Tam göğsünün ortasına giriverir. Aynı ikiz kulelerin yıkılışı gibi, ağır çekimde izlersin, öyle uzaktan... 

Şimdi kalabalıktayız. Kalabalıkların içinde, öylece rüzgarın sesini dinliyoruz. Kulağımda en sevdiğim müzik. Aklımda yiyip bitirenler, yürek zaten yumruk yedi az önce biliyorsunuz. Ve sadece yürüyoruz. İnan hiçbir şey yapmaya gerek yok, yapmayalım da.. Bu kahrolası dünyada, sadece yürümek iyi gelir insana. Kendini, ruhunu hissederek. Yeni şehirler keşfederek.

Bir yüzde kendini bulup, baktıkça daha çok keşfederek...

Ve yine yazı sonunda mantıkla birleştirdiğim fikirlerimden bir sonuca varamadık. Düşünmeyi pekiştiriyoruz. Kendimizi yıpratmadan düşünebilmeyi, hayal kurabilmeyi ve hala umut edebilmeyi...

Yorumlar

Popüler Yayınlar